Harfler

Her harfin kendine has bir titreşimi, tabiatı ve ihtiva ettiği manaları vardır.

Bunlar, harfin kendi tabiatı (sıcak, soğuk, kuru, nemli) ve en yakında bağlı olduğu gezegen yayınına ait potansiyel manalarıdır. Bu şekilde bir potansiyel barındıran harfler öncelikle kendi manası, ardından yan yana geldiği diğer harflerle birleşmesiyle ortaya çıkan kombine mananın yaşamda ortaya çıkışına hizmet eder ve adeta emir kodu gibi çalışırlar.

Kelimeler  

Kelimeler harflerden oluşurlar. Kelimeyi başlatan harfin gücü ve manası altında, sırasıyla gelen diğer harflerin yan yana dizilmeleriyle oluşan, hep birlikte baş harf temalı ortaya çıkacak bir oluşu gerçekleştiren ekip misali çalışırlar.

Kelime tekrar edildiği anda titreşimi ile beyindeki ilgili merkezi tetikler ve kişinin veri tabanında bir hareket başlar. Beyin, hızlıca yazılımdaki baskın dinamiklerle eşleşerek (Bana göre ölçümü kişinin haritasındaki ilgili gezegen açılarında ve o anki transitlerde saklıdır.) bilim adamlarının henüz tam olarak ölçümleyemediği bir işlem gerçekleştirir ve hepsinin sonucunda kelimeyi kullanan kişinin hayatında bir tezahür, suret ortaya çıkar.

1- Kelimenin mana sureti, işlevi, titreşim sayısı

2- Kelimenin kişinin yaşadığı toplumdaki hikayesi, kullanılan manası

3- Kelimenin kişinin genetik ve bireysel hafızasındaki anlamı

Tüm bu saydığımız başlıklar beynin otomatik tarama, veri değerlendirme işlevine tabi tutularak son çıktıyı oluştururlar. Kişi o kelimeyi hangi niyetle kullanmış olursa olsun, son formu bu işleve tabi olarak tezahür eder, gerçekleşir.

Oluşlar kelimelerle can buluyorsa, kader dediğimiz program isimlerimizle şekilleniyor diyebilir miyiz?

Kader isimlerle şekilleniyor demekten çok, isimler kaderimiz yani programımız doğrultusunda geliyor demek daha doğru olur.

Aslında insan yaşamda hangi işin gerçekleşmesine hizmet edecekse ona ait manaları taşır halde gelir.

Kişinin bir hizmeti, kaderi olduğu ve bunun bir programa tabi olduğu gibi, bağlı olduğu aile planı da bir programa tabidir. Atalar (mana grupları), yaptığı ya da yapmadığı işler bir alanda kayıtlıdır. Bu yazım dolayısıyla ortaya çıkması gereken manalar, öncelikle dalga formundadır ve her birinin harf karşılığı harekettedir. O alandan bir iş ortaya çıkacağı zaman (tetikleyen unsurlar vasıtasıyla) dalga parçacık görünümüne geçerek manalara ait bir beden tezahürü oluşur diyebiliriz.

Aile planında ortaya çıkmaya başlayan işi temsil eden özellikler (manalar), ilgili gezegen diziliminde başlayan hamilelik esnasında yayına çıkar. Bu esnada o bebeğin oluşumuna hizmet edenler tarafından (aile, anne, baba) bilinç dışı algılanır olmasına rağmen, “Aklıma geldi.”, “İçimden geldi.” şeklinde tanımlanarak bebeğe isim olarak konulur.

Bu isim her zikredildiğinde titreşen manalar, kodların çözümlemesine ve kişinin kendisini gerçekleştirmesine hizmet eder. Aynı zamanda o manaların yeni hali geri bildirim olarak ana alandaki yerini alır.

Bunu yaparken o kişi aynı zamanda bulunduğu her ortama da kodun o andaki -son halini- rengini de ulaştırır yani hem kendi olarak yaşar hem de kendiyle bağlantılı herkesteki o kodun tetikleyicisi olur.

Kişi hakikatini yaşamak için görünür olduğu yaşam sahnesinde en üst kaliteyi nasıl yakalar?

Kişi öncelikle “kendim” dediği varlığın aslını anlamaya yönelmelidir. Bu yönelişi kuvvetlendirecek çalışmalarla ilgilenmelidir. “Kendim” sandığı isim altında çalışan manaları en üst kapasitede hakkıyla ortaya koymak, bu manaların arkasına geçerek asıl olanla muhatap olmak beyin kapasitesini artırmakla mümkündür.

Zikir

Beyin her söyleneni alıp işleme tabi tutar. O zaman kişiye düşen, en üst düzey manaları zikrederek beyne yeni komutlar vermek, beynin öze dönük olarak çalışabilmesine aracılık etmektir.

Kelime tekrarlı komut verme işlemi olan zikri, beyindeki fonksiyonları yönetme biçimi olarak da nitelendirebiliriz. Bu şekilde ,öze dönük yaşam ve sistemi oluşturan ana kanala bağlanmak mümkün. Ana kanal bizim Allah ismiyle bildiğimiz alandır, başka diller için diğer isimlerle de işaret edilen ana yapıdır.

Ana dilimiz ve genetiğimiz, toplumsal ve bireysel hafıza bir bütün halinde çalışan sistemdir. Bu durumda kendi bünyemize ait olan kayıtları ve manalarını aktive etmenin, onları dönüştürmenin yolu bize ait olan Allah kelimesi ve onu anlatan kelimeleri zikretmek yoluyla olabilir.

Misal, kelime olarak sende yaradana, ana kanala ait isim Allah olarak kayıtlıysa ve sen o bilginin içine doğmuşsan, o zaman Allah ismini ve dahilinde Allah’ı tarif eden, adeta sendeki özün kısayolu olan isimleri (Esma Ul Hüsna) zikretmek kendinden bağımsızlaşmaya hizmet eder. Allah manasının açılımını sağlar.

Zikredilen her esma kendine ait hücre grupları arasında akışı başlatır ve grupların kalitesini kendine has titreşime çıkartır. Böylelikle beyinde uyuyan (çalışmayan değil) ve o ana kadar yönetmeyi bırakın hareket dahi ettirilemeyen alanlar devreye girmeye başlar. Bir süre sonra beynin kapasite yükselir, kişinin veri tabanında değişiklikler kendiliğinden ortaya çıkar ve yaşamındaki yansımaları görünür olur.

Başka bir dilin yaratıcı tanımı ve onu bildiren kelimeleri, mantraları tekrar yoluyla öze yolculuk yine aynı şekildedir. Sonuçta harf sistemin anahtarıdır ve evrensel karşılıklarını çalıştırır. Kişinin kendi kaydına ait olmayan kelimelerle zikretmesi o mananın açılımının halinde ve yaşamında yer bulmasını biraz uzatabilir ve hazmı zor bir süreç olabilir ama sonuç aynıdır.

Allah her birimizi hangi dilde ve hangi halde zikrettiriyorsa hakkıyla ve hazmıyla yaşamını dilerim.

S1: Kişi hakikatini yaşamak için görünür olduğu yaşam sahnesinde öncelikle “kendim” dediği varlığın aslını anlamaya yönelmelidir.

S2: Zikredilen her kelime kendine ait hücre grupları arasında akışı başlatır ve grupların kalitesini kendine has titreşime çıkartır.

S3: Harf sistemin anahtarıdır ve evrensel karşılıklarını çalıştırır.

Fatma Alkaya Gönülkırmaz

 

Bu yazı YogaKioo Dergi için yazılmış ve dergide yayınlanmıştır.
Dergiye abone olmak için : YogaKioo Dergi